18 Mayıs 2018 Cuma

DOSTLUĞUN ÖLÇÜSÜ

Şemsi Tebrizi ve Mevlana Celaleddin Rumi iki büyük dosttur.
Aralarındaki dostluk asırları aşarak günümüze kadar ulaştı. Gerçek dostluğun ne olduğuna dair kıymetli ölçüler verdi. Çeşitli defalar ayrıldılar, kavuştular. Ayrılığın acısını, kavuşmanın sevincini yaşadılar.
Bir gün Şems Tebriz'dedir. 
Bir Yahudi koşarak gelir ve bağırır :
- Müjde ! Mevlana geliyor.
Şems mütebessim. Hemen bütün varını yoğunu yahudiye bağışlar. 
Yahudi gittikten sonra olaya şahid olan birisi Şems'e :
- Bu yahudi seni aldattı. Yolda kimse yok, Mevlana gelmiyor der.
Şems tebessümünü bozmaz ve dostluğun o müthiş ölçüsünü verir :
-Biliyorum. Bu sözün yalanına malımı mülkümü verdim. Doğru olsaydı canımı vermem gerekirdi.

EY PİR! KALK KURTAR

Yunanlılar Bursa'yı işgal ettiğinde "Pir Emir" isimli zatın türbesine bakan türbedar, mezarın başına giderek, bastonu ile sandukaya vurarak :
-Ey pir,Bursa işgal edildi, kalk kurtar! der
O gece rüyasında Pir Emir'i gören türbedara
Emir :
- Be hey gafil, vatanı düşmandan kurtarmak, ölülerin değil, dirilerin hakkıdır der ve okkalı bir tokat atar. Türbedar uyandığında tokatın acısı hala geçmemiştir.

Zengin kimdir?

Zamanın birinde parasıyla övünen "zengin" bir adam, ıssız bir yerde, kör bir kuyuya düşmüş. 
Zıplasa da tırmansa da bir türlü kuyudan çıkamıyormuş. 
Tam tüm ümitlerini yitirmişken oradan geçen bir derviş adamın sesini duymuş. 
Kuşağını sarkıtmış ve adamı kuyudan kurtarmış. 

Zengin sevincinden ne yapacağını şaşırmış:
- Dile benden ne dilersen..... demiş.

Derviş:
- Bir şeye ihtiyacım yok, benim için dua et yeter... demiş.

Zengin inanamamış. 100 altından başlamış teklif etmeye... 1000 altına kadar çıkmış, ama dervişin umurunda bile değilmiş. 

Israr devam edince, derviş paragöz adama sormuş:
- Senin kaç altının var?
- 100.000

Derviş tekrar sormuş:
- 200.000 altının olsun ister misin? 

Adamın gözleri parlamış;
- İsterim tabii.

Derviş hafifçe gülümsemiş:
- Bak... demiş...
Senin daha 100.000 altına ihtiyacın var.
İyisi mi sen altınlarını kendine sakla, gerisini kazanırken önüne bakmayı unutma... 
demiş, gülümseyerek selâmını vermiş, yoluna devam etmiş.

KOLTUK DEĞNEĞİNDEN DÜNYA REKORLARINA

Seneler önce Amerika'nın Kansas eyaletindeki Elkhart kasabasında iki kardeş aynı okulda çalışıyorlardı, işleri ise her sabah binadaki büyük sobaları tutuşturmaktı.

Soğuk bir kış günü, iki kardeş bir sobayı temizleyip içini çalı-çırpı ve odunla doldurdular, iki kardeşten biri, sobanın içindekilere gaz döktü ve ateşledi. Fakat ateşlemeyle birlikte dehşetli bir patlama oldu ve eski okul binası yıkıldı, iki kardeşten büyüğü de bu patlamada hayatını kaybetti. Diğerinin ise ayakları son derece kötü bir şekilde yanmıştı.

Doktor, çocuğun bacağının birinin kesilmesinden başka çare göremedi. Çocuğun ebeveynleri perişan bir halde idiler. Bir çocukları patlamada ölmüş, ikincisi de bir bacağını kaybedecekti. Doktordan, biraz beklemesini istediler. Doktor razı oldu. Anne-baba her gün, doktordan ameliyatı geciktirmesini istiyor ve çocuklarının iyileşmesi İçin Allah'a dua dua yalvarıyorlardı. İki ay böyle geçti; ebeveynler ve doktor hemen her gün çocuğun ayağının kesilip kesilmemesi üzerinde münakaşa ediyorlardı. Bu arada çocuğun ana ve babası, çok geçmeden yürüyeceği inancını da çocuklarına yerleştirmeye çalışıyorlardı.

Çocuğun ayakları kesilmedi, fakat sargılar çözüldüğü zaman, sağ bacağının sol bacağından yedi santim kısa olduğu görüldü. Sol ayağının parmakları hemen hemen tamamen yanmıştı. Fakat çocuk inanılmaz bir şekilde azimli idi. Dayanılmaz acılara rağmen her gün egzersiz yapmaya başladı ve bu arada güçlükle de olsa bir iki adım atabileceğini gördü. Yavaş yavaş iyileşen genç nihayet koltuk değneklerini attı ve hemen hemen normal bir şekilde yürümeye başladı. Ve azimli genç, çok geçmeden koşmaya bile başlamıştı.

Hayata küsmeden sabırla mücadelesinin mükafatını gören genç, Elkhart Lisesinden mezun olmadan önce bir mili {1.609 metre) 4 dakika ve 24.7 saniyede koştu. Bu mesafeyi o güne kadar bütün Amerikan liselerinde ondan daha iyi derece ile kimse koşmamıştı.

Liseden sonra Kansas Üniversitesi'ne devam eden genç, sonraları, bir mil yarışında (4:06.8) ile dünya rekoru kırdı ve

iki yıl sonra, yarım milde bir dünya rekoru daha kırdı (1:49.7). Onun 1938'de kırdığı kapalı salon bir mil rekoru da (4:04.4) uzun seneler hafızalardan silinmedi.

Bir zamanlar yürümeyen bu çelik iradeli çocuk, şimdi çağdaşlarına nasıl koşulacağını öğretiyordu. Kendisinin geliş­tirdiği metot son çeyrek mili âdeta bir sürat koşucusu gibi koşmaktı. Bu çeyrek mili, o zamana kadar kimsenin belki de düşünmediği bir zaman içinde, bir dakikanın altında koşuyordu. Onun bu sitili, bir zamanlar insan kapasitesinin ötesinde görünen bu dereceyi; bir mili dört dakikanın altında koşmayı mümkün kıldı.

Bacağını kaybetmesine ramak kalmışken dünya şampiyonluğuna yükselen ve New York'taki ünlü Madison Square Garden kapalı salonunda "asrın atleti" ilân edilen bu gencin adını mı sormuştunuz? Glenn Cunningham...