13 Ekim 2016 Perşembe

Ermeni Sorunu

Ermeni Teröristleri, 1974'ten itibaren, yabancı ülkelerdeki Türk  diplomatlarını öldürmeye başladılar. Bu milletlerarası ermeni terörü, ne  yazık ki, bazı Batı Avrupa ülkelerinde de destek buldu. Bunun sonucu olarak,  1974-84 döneminde, 80 kadar diplomatımız ve dış temsilcilik mensubu  hayatını kaybetmiştir. Vakta ki, 1982 Haziranında İsrail Lübnan'ı  ve özellikle Beyrut'u işgal edip de, Beyrut ermeni karargahınıda ele  geçirdiği ve ermeni terörizmine ait bazı belgeleri Türkiye'ye verince,  ermeni teröründe bir gevşeme oldu. Çünkü, Türkiye de şimdi bir takım  bilgilere sahipti. Ne var ki, Lübnan'da ermeni terörüne de kucak açmış  olan Suriye, 1984 yılından itibaren PKK terörünü harekete geçirdi.
           
Ermeni terörü bu şekilde sona ermiş görünmekle beraber, bu terör  hareketi bu sefer "politik" yolları kullanmaya başladı. Zira, Amerikan  Kongresi'ndeki bazı çevreler, bu Ermeni Sorunu'nu başka bir şekilde  ele aldılar. Bu da, güya 24 Nisan 1915 de Türklerin yaptığı "Ermeni  Katliamı" gününü, yani 24 Nisanı, Amerika'da "Ermeni Soykırımı günü"  olarak anmak için, bir kanunun kabul edilmesiydi. İlginçtir, Amerikan  Kongresi'ndeki bu faaliyete paralel olarak, Avrupa Konseyi ve Avrupa  Parlamentosu da, ermeni sorunu hakkında bir takım kararlar alma yoluna  gitmiştir. Bu, tıpkı bugünkü gibi, bu iki kuruluşun şimdi PKK sorununu  ele almalarına benzemekteydi.
           
Tabiatiyle, Amerikan Kongresi'nin 24 Nisanı "Ermeni soykırımı" günü  ilan eden bir karar alması, tarihi gerçeklerin tek taraflı ve yanlış  değerlendirilmesi olmakla beraber, şüphesiz, Türkiye'nin karşısına, siyasal  sonuçları itibariyle, bir "ermeni sorunu"nun çıkması, başka bir  deyişle, bir "Sevres Antlaşması"nın Türkiye'nin önüne konmak istenmesi  demekti.
           
Amerikan Kongresi'ndeki bu "Ermeni soykırımı" hikayesinin, 1984  yılından itibaren, yani bir yandan ermeni terörünün milletlerarası tepkilere  sebep olmasının ardından ve ayrıca, Türkiye'de 12 Eylül 1980 askeri  yönetiminin sona erip, demokratik hayatın yeniden başlamasından  sonra ortaya çıkması da ilginçtir.
           
Bu sebeple, Türk Hükümetleri, Amerikan Kongresi'ndeki bu sakat  gelişmelere karşı, 1984 yılından 1990 Şubatına kadar, dolaylı veya dolaysız  bir şekilde mücadele etmek zorunda kalmışlardır. 24 Nisan  "Soykırımı" kanunu, Senatör Robert Dole'ün eseri idi. 24 Şubat  1990 da, Amerikan Senatosu'nda bu kanun, gündeme alınma hususunda  yapılan oylamayı kaybedince, usule göre, tasarı reddedilmiş oldu.
           
1990-91 Körfez Savaşı çıkmamış olsaydı, muhtemeldir ki, Senatör  Robert Dole veya Türkiye aleyhtarı herhangi biri, bu konuyu devam  ettirebilirdi. Fakat Körfez Savaşı Türk-Amerikan münasebetlerine yeni  bir nitelik getirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder