8 Ekim 2016 Cumartesi

Yazının İcadı

Sümerliler ve Sümer dilinden bahsedilmesi, bizi yazının icadına götürmektedir. Yazının icadı, soyut bilimin gelişmesinde ve yayılmasında son derece etkili olmuştur. Kil tabletlere yazabilmek için uygun özel işaretler icad ederek, dilin gelişmesini ilk sağlayanların Sümerler olduğu zannedilmektedir. Bu cins en eski kayıtların, ilk Sümer medeniyetinin (M.Ö.3000'den önce) rahipleri tarafından tutulmuş olduğu tahmin edilmektedir. Söz konusu rahipler, tapınaklarda devlet için saklanan tahıl fazlasının ve diğer ürünlerin defterini tutmak zorundaydılar. 

Bu ürünler, resim-semboller kullanılarak belirtilmekteydi: depodaki buğday miktarı, buğday başağı; öküzler öküz başı vs. şeklinde kaydedilmişti. Tapınakta yapılan bu hesaplamaları içeren bir tablet, teslim edilen malzemenin makbuzu niteliğindedir. Çin yazısının ilk şekli gibi, ilk Mısır hiyeroglifleri de sembolleştirilmiş resim veya resim-yazılardan meydana gelen bir yazı türüydü.

Sümer, Akad ve Babil kültürlerini, günümüze kadar gelebilmiş olan çok sayıdaki çivi yazısı kil tablet yardımıyla incelemekteyiz. Her ne kadar bu tabletleri papirüsler gibi tomar haline getirmek ve kitap şeklinde ciltlemek mümkün olmasa da, bunlar kütüphanelerde toplanmış ve arşivlenmişlerdi.

 Hatta bir bilim tarihçisi "Mısırlılar kitabı, Sümerler de arşivleri icad etmiştir" diyecek kadar ileri gitmiştir. Sümerlerin kitap sevgisine çok şey borçluyuz: Ninova'daki 25 000 tabletlik büyük koleksiyon ve Tell el-Amarna ve Nippur'daki muazzam koleksiyonlar bize, Sümerlerin ve daha sonra gelenlerin, insan ve çevresi hakkında neler düşündüklerini anlama imkânını vermektedir.

Tabletlere ek olarak, iki bilgi kaynağı daha mevcuttur. Bunlar, duvarlara ve anıtlara oyulmuş saray kabartmalarından ve mühürlerden elde edilen bilgilerdir. Mevki sahibi her insanın kendine mahsus bir mührü vardı. Kendi yazdığı veya kâtibin onun için yazdığı tabletlere bu mührü basmaktaydı. Bu mühürlerin üzerinde çok defa yazılar, resimler veya her ikisi de yer almaktaydı, özene bezene yapılmışlardı. Bunların pek çoğu günümüze kadar gelmiş olup, binlercesi müze koleksiyonlarında bulunmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder