13 Ekim 2016 Perşembe

Türkiye ve Avrupa Topluluğu

Türkiye Avrupa Topluluğu veya bugünkü adı ile Avrupa Birliği  ile ilk bağlantısını, Topluluğun kuruluşundan 6 yıl sonra 12 Eylül 1963  de imzaladığı Ankara Anlaşması ile kurmuştur. Bundan sonra da  Türkiye Topluluk ile bağlarını devamlı olarak geliştirmeye çalıştırmıştır.  Topluluk da bu çabaları müsait karşılamıştır. Çünkü, 1960'larda ve  1970'lerde hızlı bir kalkınma içinde olan Topluluk ekonomileri için,  "düşük ücretli" Türk işçileri, avantajlı bir maliyet unsuru teşkil  ediyordu.
           
12 Eylül 1980 askeri yönetimi ile beraber Türkiye'nin Topluluk ile  münasebetleri bozulmaya başladı. Avrupa Parlamentosu, 1982 Ocak  ayında aldığı bir kararla, Türkiye'de demokrasi ve insan hakları  sağlanıncaya kadar, daha önce kararlaştırılmış olan 600 milyon  ECU'lük (700 milyon dolardan fazla) mali yardımı dondurduğu gibi,  Toplulukla münasebetlerimizin önemli bir organı olan, Karma Parlamento  Komisyonu'ndan da çekilerek, bu organı adeta yürürlükten  kaldırdı. Keza, münasebetlerimizin en önemli organı olan Ortaklık  Konsey faliyeti de durdu.
           
Avrupa Topluluğu ile münasebetlerimiz, Ortaklık Konseyinin ilk defa  Brüksel'de 1986 Eylülünde yaptığı toplantı ile tekrar işlemeye  başlamışsa da, bu sefer ve bu güne kadar, Yunanistan'ın devamlı olarak  aleyhimize harcadığı çabalar ve kösteklemelerle bir türlü ileriye  gidememiştir. Mesela 600 milyon ECU'lük mali yardım, Yunanistan'ın vetosu  dolayısiyle, bir türlü gerçekleşememiştir.
           
Buna rağmen Türkiye, daha önce de belirttiğimiz gibi, 14 Nisan  1987 de Avrupa Topluluğu'na "tam üyelik" için resmen başvurdu.  Türkiye'nin bu başvurusu, bugüne kadar Topluluk gündemine girmemiştir.  Avrupa Topluluğu Komisyonu Türkiye Masası Şefi Eberhart  Rhein tarafından hazırlanan ve Ekim 1989 da açıklanan 4 sayfalık bir  rapor, Türkiye'nin tam üyelik başvurusunun ancak 1993 yılından sonra     ele alınabileceğini belirtmekle beraber rapordaki şu ifadeler çok ilginç  görünüyordu: "Türkiye'nin ekonomik çıkarları, politik, kültürel ve idari  gelenekleri Avrupa Topluluğuna ters düşmektedir... Türkiye üye olursa  Topluluğun her 5 üyesinden biri Türk olacaktır... Türkiye, bütün Avrupa  ülkeleri içinde en milliyetçi olanıdır. Türkiye'nin İslam ülkeleri ile  yakın ilişkileri vardır... Topluluk üyelerinin halklarının çoğunluğu  Türkiye'yi üye olarak benimsememektedir... Türkiye Avrupa kültür ve politik  mirasının bir parçası değildir... Topluluk buna rağmen, Türkiye'nin yüzüne  kapıları kapamamalıdır."
           
Bununla beraber, Türkiye-AT Ortaklık Konseyinin 6 Mart 1995 tarihinde  Brüksel'de, Türkiye ile Avrupa birliği arasında bir "Gümrük Birliği"  kurulmasını öngören bir anlaşma imzalanması ve bu anlaşmanın 13 Aralık  1995 günü Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması ve bu suretle  Türkiye'nin 1 Ocak 1996'dan itibaren Gümrük Birliği'ne dahil olması,  Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği doğrultusunda attığı çok önemli bir  adım olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder